Karagöz´de musiki önemli bir rol oynar. Karagöz´ün ayrılmaz bir parçası olan musiki bu oyunlarda kendine özgü bir nitelik kazanmış, Osmanlı şehir eğlence musikisinin bir türü haline gelmiştir. Musikinin yer almadığı bir Karagöz oyunu düşünülemez. Musiki Karagöz´de Osmanlı-Türk musikisinin değişik türleri ile beste şekillerini içinde toplar. Klasik musikinin kâr, karçe, murabba, beste, semai, şarkı gibi beste şekilleri; gazel ve taksimler; şehir eğlence musikisinin köçekçeleri, tavşancaları ve oyunhavaları; Anadolu´nun ve Rumeli´nin türküleri dışında, oyunlarının konuları gereği olan Arapça ve Yahudice güfteli şarkılar, Çingene şarkıları, Rum ve Ermeni kültürlerine özgü ezgiler, vals, polka, opera aryası gibi batı müziği parçaları da Karagöz musikisinde yer almıştır. Oyunların konuları musiki repertuarının gittikçe genişlemesini sağlamıştır. Karagöz musikisinin tesbit edilebilen repertuarı daha çok 19. ve 20. yüzyıl Türk musikisine aittir. Ancak, bu repertuarda, Abdulkadir Meragi´ye mal edilen kârlar, Seyyid Nuh, Itrî, Kassamzade, Ebubekir Ağa, Tab´î, Sadullah Ağa, Mustafa Çavuş gibi bestecilerin eserleri de bulunması, bu arada Batı müziği eserlerine de yer verilmesi Karagöz musikisinin sabit olmadığını, Türk musikisindeki ve Türk toplumundaki değişime uyum sağlamak amacıyla her dönemde değiştirildiğini gösterir. Son dönemlerde doğrudan Karagöz oyunları için şarkı besteleyen besteciler de çıkmıştır. Karagöz musikisi şu üç bölümde ele alınabilir: Semai, Gazel, Hayal şarkıları. "Semai"nin klasik Türk musikisindeki ağır, yürük ve saz semaisi şekilleriyle bir ilgisi yoktur. Klasik musikiye özgü kâr, kârçe, murabba beste, semai, şarkı gibi beste şekillerinin toplu adıdır "semai" burada. Semaileri hep Hacıvat okur. Bunlar daha ağırbaşlı eserler olduğu için genellikle oyunun başında okunur. Bu eserlerin tamamı okunmaz, sadece zemin ve teslim bölümlerinin okunmasıyla yetinilir. Gazel, bildiğimiz gazeldir. Hayal şarkıları ise şarkı ve türkülerdir. Günümüze kadar iki yüzü aşkın hayal şarkısı tespit edilebilmiştir. Bazı hayal şarkıları oyunlarda sık sık okunduğundan bu şarkılar oyun tipleriyle adeta özdeşleşmiştir. Bu tür şarkılar oyun tiplerine uygun bir güfte ve ezgi yapısı içindedir. Karagöz oyunlarında kullanılan çalgılar "perdedeki çalgılar" ve "perde gerisindeki çalgılar" olarak ikiye ayrılabilirler. Perdedeki çalgılar bağlama, Karadeniz kemençesi,davul, zurna, kabak, tulum gibi halk sazlarıdır. Perde arkasında kullanılanlar ise kanun, ud, keman, zurna yahut klarnet, def gibi klasik musikide kullanılan sazlardır. Zil, zilli maşa, nakkare kullanıldığı da olur. Osmanlı toplumundaki etnik ve dîni cemaatlerin kültürleri Karagöz musikisine canlı bir şekilde yansımıştır. "Kaminamoz elde aki, yo kero poraki" (Balat kapısından girdim içeri) Yahudice güfteli şarkı, "Çeribaşının gelini" adlı Çingene şarkısı, arapça "Befta hindi şeş harir" güfteli şarkı ile Laz, Ermeni, Kürt kültürlerine özgü ezgiler bu tür parçalardır. Karagöz oyunlarında zenneler de şarkı söylerlerdi. Karagöz oyunlarında halk musikisi de imparatorluğun çeşitli şehir, kasaba ve yörelerinin kültürlerini yansıtır. Oyunlarda Bolulu Bolu türküsü, Harputlu Harput türküsü, Arnavut ve Rumelili Rumeli türküsü söyler. Böylece taşranın musiki kültürü ve zevki de hayal perdesinden payitahta girer. Eski İstanbul´da padişahtan, okumuş çevrelerden en sade halk insanına kadar herkes Karagöz oyunlarının tiryakisiydi. Karagöz bu yönüyle birleştirici bir şehir kültürü ürünüydü. Karagöz´ün bu yönü musikisine de yansımıştır. Bu geleneksel oyunların ağırbaşlı klasik eserlerden hafif şarkılara ve oyun havalarına kadar genişleyen repertuarı İstanbul şehir musikisinin ve şehir zevkinin anlamlı bir ifadesidir.*
*Yukardaki yazı Kalan Müzik Karagöz Hacivat CD sinden alınmıştır.
Ortaoyunu , Meddah ve Karagöz konusunda araştırma yapan bazı araştırmacılar bir "Karagöz Musikîsi"'nden söz ederler fakat yukardaki yazıda da belirtildiği gibi, bir "TÜR" olarak karagöz musikisinden bahsetmek mümkün değildir. Hayalî'ler musiki kabiliyetleri ve bilgileri oranında Karagöz tiplemeleriyle ya da oyunlarıyla uyum sağlayabilecek ya da bu oyunlara yakışacak her tür musiki eserini zaman zaman karagöz oyunlarının içinde kullanmışlardır. Oyunlar eskiden, şimdi olduğu gibi yazılı metinleri ezberleyerek oynatılmazdı. Geleneksel Türk tiyatrosunun en önemli özelliği olan tuluat "Doğaçlama" geleneğine uygun olarak oynatılırdı. Tuluat geleneği batı tarzı oyunlardaki gibi değişmezlik ilkesi yerine, her gün değişebilen ve güncel olayların perdede-sahnede canlandırılması temeline dayanır. Oyunun içeriği değişir de oyunda kullanılan musiki eserleri değişmez mi, elbette ki oyun içinde kullanılan musiki eserleri de o günün beğenisine uygun olarak değişirdi. Fakat sonradan bazı karagöz araştırmacıları "özellikle" Hayali Küçük Ali'nin ses kasetlerindeki eserleri bir araya getirerek yapay bir karagöz musikisinden söz eder olmuşlardır. Karagöz musikisinden söz edilebilmesi için sadece karagöz için yapılmış, karagöz oyunlarına has musiki eserleri olması gerekir. Karagöz Musikisi vardır demek Tuluat "Doğaçlama" geleneğini yok saymak olur ki bu da karagözün gelişimini engeller. Aşağıda eski karagöz ustalarının çok kullandığı bazı eserlerin hangi tiplemeler ile birlikte kullanıldığının listesi ve notaları verilmiştir. Bu eserler incelendiğinde bir "TÜR" olarak karagöz musikisinden söz edilemeyeceği anlaşılır.